11 Haziran 2024

Modi’den Erdoğan’a, “Tek Adam”dan demokrasiye

“Tek adam” rejimlerinin yükseldiği ülkelerde demokrasinin nasıl tehdit edildiği bu vesileyle tekrar gündeme gelince hemen akla gelen liderlerden biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu...

Geçen hafta 4 Haziran’da bu köşede yer alan yazım şöyle başlıyordu: 

“2024 yılına damga vuracak olan ilk önemli genel seçim, ‘dünyanın en büyük demokrasisi’ diye nitelenen Hindistan’da yapıldı ve Başbakan Narendra Modi üçüncü kez rahat bir seçim zaferi kazandı. Jeopolitik dengelerin önem kazandığı bir dünyada Modi’nin kesin bir seçim zaferi kazanması Hindistan’ın bundan sonra daha da yakından izlenecek ülkelerden biri olacağını gösterdi.“ 

Başta Financial Times olmak üzere sürekli takip ettiğim İngilizce gazetelerden edindiğim son bilgilerden yararlanmıştım geçen hafta bu yazıyı yazarken. Devasa bir ülke olan Hindistan’da genel seçimlerin sonuçlanması ve oy sayımının tamamlanması haftalar alıyordu. Sözünü ettiğim İngilizce gazetelerde nihai sonucun 4 Haziran’da açıklanacağı ve Başbakan Modi’nin rahat bir seçim zaferi daha kazandığı belirtiliyordu. Modi uyguladığı “tek adam” rejimi sayesinde rahat bir seçim zaferi daha kazanarak dünyaya önemli bir mesaj veriyordu. 

“Tek Adam” rejiminin zaferi mi?

Geçen haftaki yazım 4 Haziran günü gece yarısından itibaren T24’te yayına girdi. 4 Haziran günü haber kaynağı olarak güvendiğim İngilizce gazetelere göz atınca, Modi’nin seçimi hiç de rahat kazanmadığını ve büyük olasılıkla bir koalisyon hükümeti kurmak zorunda kalacağını öğrenmiş oldum. Okuru yanlış bilgilendirmiş olmak hiç hoşuma gitmemişti tabii ama hiç değilse beni yanıltan anlı şanlı yabancı gazetelerin de da paylaşmak zorunda kaldığı bir sıkıntıyı yaşamışım. 

Modi’nin seçimde umduğu sonucu alamamış olması benim kaynak olarak güvendiğim İngilizce gazeteleri de şaşırtmıştı. Modi’nin seçim zaferini “tek adam” rejimlerinin başarısı olarak göstermeye eğilimli olan bu gazetelerdeki hava tamamen değişmişti. Modi’nin “tek adam” rejimini konsolide ederek Hindistan’ı, Müslüman nüfusun ikinci sınıf vatandaş sayıldığı bir Hindu İmparatorluğu haline getirme projesinin demokrasiyle çeliştiğini herkes biliyordu.  

Modi’den Erdoğan’a: Otokrasi mi, demokrasi mi? 

İngiltere’de yayınlanan ünlü The Economist dergisi de Narendra Modi’nin demokrasiyi zaafa uğratarak Hindistan’da otokratik bir “tek adam” rejimi kurma hevesinin bu seçim sonuçlarıyla ciddi bir darbe yediğini vurguladı. 

“Tek adam” rejimlerinin yükseldiği ülkelerde demokrasinin nasıl tehdit edildiği bu vesileyle tekrar gündeme gelince hemen akla gelen liderlerden biri de Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Erdoğan’ın partisinin Türkiye’deki son yerel seçimlerde uğradığı yenilginin Türkiye’de demokrasinin geleceği açısından ümit var bir gelişme olduğu da da bu vesileyle hatırlatılmış oldu. 

Avrupa’da büyük koalisyon mu?  

Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi 2024’e damga vurabilecek olan Avrupa Parlamentosu seçimleri de 6-9 Haziran’da yapıldı. 27 ülkeden 360 milyon seçmenin oy kullanabileceği  Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde yapılan kamuoyu yoklamaları, başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok Avrupa Birliği ülkesinde  sağdaki partilerin hissedilir şekilde güç kazandığını gösteriyordu. 

Atlantic Council’in seçim sonuçları üzerinde yaptığı ilk değerlendirme, sağdaki partilerin oy kazandığını, soldaki partilerin ise oy kaybettiğini gösteriyor. Merkezdeki partilerin de oy kaybına uğramadan oy kazandığı ve merkezde bir büyük koalisyon kurma hayalinin yeniden canlandığı belirtiliyor.

Fransa’ya Macron şoku

Seçim sonuçlarına en sert tepki ise Fransa Cumhurbaşkanı Macron’dan geldi ve Ulusal Meclisi derhal fesheden Macron Fransa’da en geç bir ay içinde yeni seçime gidilmesi çağrısında bulundu. Muhalefet lideri konumundaki Marine Le Pen’in Ulusal Atılım Partisi’nin de seçime gitmeye hevesli olduğu anlaşılıyor.  

Osman Ulagay kimdir?

Osman Ulagay, İstanbul'da sanayici bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Robert Kolej Lisesi'ni ve daha sonra Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüşen Robert Kolej Yüksek Okulu'nun ekonomi bölümünü bitirdi.

İngiltere'de, Manchester Üniversitesi'nde "Kemalizm ve Ulusal Kalkınma" konulu tez çalışmasıyla siyasal bilimler dalında master derecesini aldı. İngiltere'de bulunduğu dönemde Cumhuriyet gazetesine gönderdiği "İngiltere Mektupları" ile gazeteciliğe ilk adımını atan Ulagay, Türkiye'ye döndüğünde Cumhuriyet gazetesiyle ilişkisini sürdürdü. 1981'de Ekonomi Servisi Şefi olarak Cumhuriyet'te çalışmaya başladı, ekonomi sayfasını yönetmenin yanı sıra, haftalık söyleşilerle ve köşe yazılarıyla ekonomi gazeteciliğinin gelişme sürecine katkıda bulundu.

1992 yılında Cumhuriyet'ten ayrıldıktan sonra köşe yazarı olarak Sabah gazetesine geçti. Köşe yazarlığını 1993'ten itibaren Milliyet gazetesinde sürdürdü.

2013 yılında Dünya gazetesinde ekonomi yazılarına başladı. Bir dönem T24'te de yazdıktan sonra Mayıs 2016'da, 24 yıl aradan sonra Cumhuriyet gazetesine döndü, ancak kısa bir süre sonra ayrıldı. Bu süreçte Dünya gazetesindeki yazılarına devam etti.

Osman Ulagay, gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda kitap çalışmasına imza attı. "Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi" adlı kitabıyla 2001 yılında Sedat Simavi Gazetecilik Ödülü'nü kazandı.

Kitapları

- Küreselleşme Korkusu ve 2001 Krizi

24 Ocak Deneyimi Üzerine

Özal Ekonomisinde Paramız Pul Olurken Kim Kazandı Kim Kaybetti?

Özal'ı Aşmak İçin

Enflasyonu Aşmak İçin

- Krize Adım Adım / Günah Sayılan Kehanet

Aklınla Uçur Beni

Küreselleşme Korkusu

Quo Vadis? Küreselleşmenin İki Yüzü

- Küresel Çöküş ve Kapitalizmin Geleceği

- Hedefteki Amerika / 11 Eylül Şoku

Tepki Cephesi / Piyasa İmparatorluğuna Karşı AB-Türkiye Yol Ayrımı

AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu

- Türkiye Eskisi Gibi Olmayacak

Türkiye Kime Kalacak / Başbakan'ın Yazdırdığı Kitap

- Dünya Trump'a mı Kalacak?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

AKP'nin ve Erdoğan'ın geleceği tartışılıyor

Bu gidişatın AKP'nin hatta bir sonraki aşamada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasi geleceğine gölge düşürecek boyutlar kazanmasından endişe duyanlar arasında Erdoğan'ın yakınındaki kimselerin de bulunduğu ve rahatsız olmaya başladığı söyleniyor

AKP yandaşlar cennetinde "normalleşme" korkusu

Yandaşlar cennetinin nimetlerinden yararlanmış olanların "normalleşmeyi" önlemek için her şeyi göze almaları beklenebilir. Destekledikleri parti yani AKP, iktidarı ele geçirince devletin sahip olduğu olanaklardan yararlanarak kur garantili ihaleleri kapmaya, ormanları ve değerli arsaları ele geçirip malikanelere çevirerek sınıf atlamaya alışan büyük taahhüt ve inşaat şirketlerinden söz ediyorum. İktidarın ve yandaşlarının "normalleşme"ye hiç sıcak bakmamaları da gayet doğal bu nedenle

Sen ne efsunkâr imişsin ey demokrasi

Galiba küreselleşmenin ve dijital devrimin dönüştürdüğü bir dünyada çoğulcu demokrasinin de ciddi bir dönüşüme ihtiyacı var. Bunu erken kavrayan ülkeler ve liderler geleceğe damga vurabilir belki de

"
"